December 12, 2020 · · Comments Off on DEHB Tedavisinde Bütüncül Yaklaşım ve Eğitsel Terapi Metodu

DEHB Tedavisinde Bütüncül Yaklaşım ve Eğitsel Terapi Metodu

DEHB (Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu) dünya genelinde kabul gören holistik (bütüncül) tedavi yaklaşımı ile tedavisi daha etkili sonuç veren nöropsikiyatrik bir bozukluktur. DEHB’nin tedavisinde terapistin hedefi beyninin çalışma şeklini ve beyni nasıl doğru yöneteceğini psikoeğitsel bir metodla DEHBli bireye öğretmektir. Klinik tedavilerde uzun yıllar farmakolojik müdahale tekniklerinin dışında bilişsel terapi, nöro-feedback ve davranışsal terapi gibi teknikler tedaviyi destekleyici olarak tek başına kullanılmıştır. Fakat yapılan araştırmalar, bu müdahalelerin tek başına yapıldığında, beklenenden daha yetersiz sonuçlar verdiğini göstermektedir. Bu nedenle, medikal ilaç tedavisinin yanı sıra DEHB’nin temel semptomlarını hedef alan multidisipliner holistik yaklaşımlı müdahalelere olan ihtiyaç artmıştır.

Bu çerçevede, son yıllarda ABD ve Kanada’da multidisipliner bir yaklaşım olarak kullanılan eğitsel terapiler, Üniversitelerdeki eğitim programlarını tamamlamış Eğitsel Terapistler (Educational Therapist) tarafından DEHB ve komorbid Öğrenme Güçlüğü olan vakalarda yaygın olarak uygulanan bir tedavi metodudur. Her yaş grubundan DEHBli bireylere uygulanabilen bu tedavi metodu, özellikle ergenler ve genç yetişkinlerle sürdürüldüğünde psikolojik destekle birlikte dikkat, anlama, planlama ve öğrenmeye yönelik klinik uygulamalarla ön plana çıkmaktadır. Eğitsel terapide, vakaları bire bir haftalık seanslarla takip edip, altta yatan öğrenme ve dikkat problemlerinin neden olabileceği davranış sorunlarının tanımlanmasına ve çözümüne yardımcı olmak, başta yürütücü işlevler olmak üzere zaman yönetimi ve organizasyon becerilerini etkin kullanmayı öğretmek, mindfulness vb tekniklerle odaklanma ve sürdürme yeteneğini geliştirmek için stratejiler belirlemek ve gerektiğinde çalışma alanına ilişkin bir eğitim planı hazırlamak tedavi sürecinin yapı taşlarını oluşturmaktadır.

DEHB ve Yürütücü İşlevler üzerinde uzun yıllar çalışmalar yapan Amerikalı Psikolog Barkley (2011)’e göre, DEHB’nin klasik semptomlarını sergileyen herhangi bir bireyin, yürütücü işlevlerin tamamı veya çoğu ile zorluk çekmesi muhtemeldir. DEHB’li bireylerin yaşına ve yaşam evresine uygun bir yetkinlikle yaşayabilmesi, anlayabilmesi ve öğrenebilmesi için yürütücü işlevleri  iyi kullanabilmesi gerekir. Barkley’in “Bir hedefe yönelik problem çözmeyi sürdürebilmek için gerekli olan nöropsikolojik süreçler” olarak tanımladığı yürütücü işlevler ise, bireyin temel yedi becerideki performansına göre değerlendirilmektedir:

1Öz-farkındalık: Bireyin bedenine, duygusuna, davranışına yönelik kendinin farkında olma halidir.

2. İnhibisyon (Engellenme): Engellenme durumundaki psikodavranışsal yetenektir. DEHB’li bir bireyde inhibisyon ile ilgili sorunlar, engellenme toleransını düşürür ve dürtüsel eyleme neden olur.

3Sözel olmayan çalışma belleği: Akılda var olan her şeyi, görsel imgelerle zihinsel olarak iyi resmedebilme yeteneğidir.

4. Sözel çalışma belleği: Bilgiyi pekiştirmek için yapılan “iç monologlar” olarak tanımlanır.

5. Duygusal öz-düzenleme (Self-regulation): Önceki dört yürütme işlevini üstlenebilmek ve kendi duygusal durumunu manipüle edebilmek için kullanılan yetenektir. Temelde, yaşantı içerisindeki her durum hakkında, nasıl hissettiğini bilmek, işlemek ve ihtiyaç duyulduğunda bunu değiştirmek için kelimeleri, görüntüleri ve kendi kişisel farkındalıklarını kullanmayı öğrenmek anlamına gelir.

6. Öz-motivasyon: Anlık ihtiyaçlarda dış tetikleyici olmadığında bir görevi tamamlamak için kendini iyi motive edebilme yeteneği olarak tanımlanır.

7. Planlama ve Problem çözme: Zihindeki bilgilerle nasıl bir şeyler yapılacağına yönelik yeni yollar bulmak ve denemektir. Var olan bilgileri parçalara ayırarak ve farklı şekillerde yeniden birleştirerek, sorunlar için çözümler ortaya koyabilme yeteneği olarak da tanımlanır.

DEHB’de eğitsel terapi, nöropsikolojik bir boyut olan yürütücü işlevlere yönelik çalışmalar, öz-farkındalık, öz-düzenleme, öz-motivasyon üzerinde bire bir çalışıp, DEHB’li bireyin engellenme toleransını, çalışma belleği performansını, planlama ve problem çözebilme yeteneğini arttırmayı hedefleyen uzun soluklu bir müdahaledir.

Çocuğum okula gitmeyi neden reddediyor?

November 24, 2018 · · 2 yorum

Çocuğum okula gitmeyi neden reddediyor?

Okula başlama, çocuğun aile bireylerinden uzun süreli olarak ilk ayrılma ve aynı zamanda dış dünya ile ilk karşılaşma dönemi olması açısından oldukça önemlidir. Erken çocukluk döneminde, ortalama 5-7 yaş aralığında ilk defa okula başlayan çocukların büyük çoğunluğu okula uyum sürecini sağlıklı bir biçimde atlatmaktadır. Fakat; bazı çocuklar için okula başlama ve devam etme süreci, tüm aileyi etkileyen bir kaygı kaynağı olmaktadır.

Ruh sağlığımı nasıl korurum?

November 24, 2018 · · 2 yorum

Ruh sağlığımı nasıl korurum?

Dünya Sağlık Örgütü’ne göre sağlık; kişinin bedensel, ruhsal ve sosyal olarak tam bir iyilik halinde bulunmasıdır. Kendi içinde bir sıralama yaptığımızda, ruh sağlığı iyi olan bireyin bedenen de sağlıklı olduğunu ve sosyal ilişkilerini de sağlıklı yürütebildiğini görürüz. Bu durumda iyilik halinizin her boyutta istikrarlı gitmesi için çekirdek yapı olarak ruhunuzu korumanız gerektiğini unutmayın. Ruh sağlığınızı korumak için önce kendinizi tanıyın, evrende biricik ve tek olarak yaratıldığınızı hatırlayın ve kendinize iyi davranın. Kendinize yönelik farkındalığınız arttıkça kendi reçetenizi kendinizin yazacağını bilerek işe başlayın…

Her şeye “HAYIR” diyen çocuklar!

January 30, 2017 · · Comments Off on Her şeye “HAYIR” diyen çocuklar!

Her şeye “HAYIR” diyen çocuklar!

İlk yaşına girene kadar bebeğiniz kendisini sizin bir uzantınız olarak görür.  İlk yaşı tamamladıktan sonra özerkleşmeye başlar. 3 yaşa kadarki gelişimsel döneminde yeni dünyaya dair keşifler yapar ve kendini kabul ettirecek malzemeler arar. Bu süreçte minik kaşifin keşfetme ve bağımsızlığını ilan etme çabası ile sizin sınırlarınızın çatışması ufak çaplı krizlere başlangıç oluşturur. Çocuğunuz bu dönemde sağlıklı ve normal gelişimin bir parçası olan inatlaşmaları yaşar. Hayır Dönemi, Negativizm Dönemi ya da Terrible Two (Korkunç İki) olarak da bilinen bu dönemin özelliği olan inatlaşmalar, özellikle 2li yaşlarda artış gösterir. Ebeveyn olarak çocuğunuzun “Hayır” tepkilerinin arttığı bu döneme dair krizleri azaltmak ve bu dönemi daha sağlıklı geçirmek için şunları yapmaya dikkat edin:

Çocuğumun ağlama krizlerinde neler yapabilirim?

January 15, 2017 · · Comments Off on Çocuğumun ağlama krizlerinde neler yapabilirim?

Çocuğumun ağlama krizlerinde neler yapabilirim?

Çocuğunuzun tüm gelişim dönemlerinde karşılaşabileceğiniz ağlama nöbetleri, 24-48 ay arasında artan bir ivme gösterebilir. Duygularını ifade etmeyi öğreneceği bir süreçten geçen bu yaş grubundaki her çocukla sağlıklı iletişim kurarak sorunun üstesinden gelmek mümkündür. Peki nasıl?